X

Bizim Olanı Keşfet

Ayder Yaylası
AYDER
YAYLASI
Efes Antik Kenti
EFES
ANTİK KENTİ
Erciyes Dağı
ERCİYES
DAĞI
Galata Kulesi
GALATA
KULESİ
Göbeklitepe
GÖBEKLİTEPE
Kapadokya
KAPADOKYA
Kız Kulesi
KIZ
KULESİ
Mardin Evleri
MARDİN
EVLERİ
Pamukkala Travertenleri
PAMUKKALE
TRAVERTENLERİ
AYDER YAYLASI

AYDER YAYLASI

Yeşilin binbir tonunda doğa ile buluştun mu?
Ayder Yaylası, yeşilin binbir tonunun maviyle birleştiği bir doğal harikadır. Karadeniz Bölgesi’nde, Rize iline 19 km uzaklıkta yer alan bu yayla, Kaçkar Dağları’nın eteklerinde, deniz seviyesinden yaklaşık 1350 metre yükseklikte konumlanmıştır. Her ne kadar ismi "yayla" olsa da, geleneksel yaylacılık faaliyetlerinden çok dinlenme ve turizm amaçlı kullanılan bir bölgedir. Etrafını saran şelaleler, yemyeşil ormanlar ve görkemli dağlar sayesinde, doğal güzelliklerin iç içe geçtiği huzur dolu bir kaçış noktası olarak öne çıkar. Aynı zamanda, Karadeniz bölgesinin kültürü, yöresel yemekleri ve samimi insanlarıyla bütünleşmiş olan Ayder Yaylası, çeşitli festivallerin de merkezi konumundadır. Bu bölgeyi ziyaret ettiğinizde kemençe sesiyle yükselen Karadeniz türkülerini dinler, mıhlamanın tadına varır, horonla coşarsınız. Tüm bu öğeler, bölgeye özgü kültürel zenginliğin canlı yansımalarıdır. Öte yandan, çevresinde bulunan termal su kaynakları sayesinde bir şifa merkezi olarak da tercih edilen Ayder Yaylası; eşsiz doğası, temiz havası, sıcak insanları ve kültürel değerleriyle doğayla baş başa kalmak, stres atmak ve farklı bir deneyim yaşamak isteyen herkes için unutulmaz bir yerdir.
Yeşil’in Ritmi: Ayder Yaylası’nda Karadeniz Ruhu
Karadeniz denince akla ilk gelenler; türküleri, yemyeşil doğası, sıcak insanları, coşkulu horonu ve enfes yemekleridir. Ayder Yaylası ise bu güzelliklerin tam kalbinde, hepsini bir arada yaşatan nadide bir cennettir. Serin dağ rüzgârı teninizi okşarken, uzaktan yükselen tulum sesi ruhunuza dokunur. Yağmurun serinliğiyle harmanlanan çayın kokusu, doğanın kucağında sizi mest eder. Bir yanda Karadeniz’in meşhur lezzetleri hazırlanırken, diğer yanda horon halkaları kurulur; insanların bir araya gelip ritme kalpten eşlik ettiği bu an, gerçek bir şenliktir. Ayder’e gelmek sadece bir yolculuk değil, Karadeniz’in coşkusunu, kültürünü ve samimiyetini doyasıya yaşamak demektir. Çünkü bu ritim, burada doğayla bütünleşmenin, yaşamı coşkuyla kucaklamanın en güzel şiiridir.
Ayder Yaylası ile İlginç Bilgiler:
• Ayder Yaylası, “Ay” ve vadi anlamına gelen “Der” kelimelerinin bir araya gelmesinden oluşur. Ay Vadisi olarak da bilinir.

• Ayder Yaylası’nda çeşitli termal su kaynakları bulunmaktadır.

• 1350 metre yükseklikte olması sebebiyle Karadeniz’in en yüksek yaylalarından biri olarak kabul edilir.

• Ayder Yaylası, pek çok dizi ve film çekimi için tercih edilen bir mekândır.

• Ayder Yaylası’nda endemik bitkilere ve nadir çiçeklere rastlamanız mümkündür.

Ayder Yaylası’na Nasıl Gidilir?
Ayder Yaylası, Rize’nin Çamlıhemşin ilçesine bağlı, Karadeniz’in en gözde yaylalarından biridir. Uçakla gelmek isteyen ziyaretçiler, Rize-Artvin Havalimanı’na iniş yaptıktan sonra yaklaşık 1,5 saatlik araç yolculuğuyla Ayder Yaylası’na ulaşabilirler. Karayolunu tercih edenler için ise Rize şehir merkezinden Çamlıhemşin’e düzenli olarak minibüs ve otobüs seferleri yapılmaktadır.

Ayder Yaylası’nda Meysu Cola Ferahlığı
Yemyeşil yaylaların arasında, sislerin dans ettiği Ayder yollarında yürürken seni bizim olan bir keşif daha bekliyor: Meysu Cola. Doğanın kucağında yeşilliklerin huzurunda bir yudum serinliğin keyfini çıkar. Şimdi Karadeniz’in bu eşsiz doğasında nefes alırken, sen de Meysu Cola’nın ferahlığını keşfet! #bizimolanıkeşfet

EFES ANTİK KENTİ

Antik taşlarda yürürken geçmiş zamanlara adım attın mı?
Efes Antik Kenti, pek çok medeniyete ev sahipliği yapan ve Doğu ve Batı arasında köprü rolü üstlenen bir kenttir. İzmir’in Selçuklu ilçesinde yer alan bu liman kentinin kuruluşunun M.Ö. 6000 yıllara kadar dayandığı olduğu bilinmektedir. Tarih boyunca Helenistik, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinden izler taşıyan Efes, çağının önemli ticaret, siyaset ve kültür merkezlerinden biri hâline gelmiştir. Özellikle kent içerisinde yer alan, dünyanın yedi harikasından biri kabul edilen Artemis Tapınağı ile Celsus Kütüphanesi gibi yapılar, Efes’in binlerce yıllık medeniyet birikimini gözler önüne sermektedir. Bu eşsiz tarihi miras sayesinde Efes, 2015 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dâhil edilmiştir. Mimari açıdan da zengin detaylar barındıran bu antik şehir, günümüzde turistler tarafından büyük ilgi gören bir açık hava müzesi niteliğindedir. Efes Antik Kenti, geçmişin görkemini bugüne taşıyan büyüleyici bir zaman yolculuğu sunar.

Efes Antik Kenti'nin Unutulmaz Yapıları
Efes Antik Kenti, pek çok medeniyete ev sahipliği yaparken, içinde binlerce yıllık yaşantının izlerini taşıyan büyüleyici yapılarla doludur. Gelin, bu önemli yapıtları birlikte keşfedelim:
Celsus Kütüphanesi: Dünyanın en ihtişamlı kütüphanelerinden biri olan Celsus Kütüphanesi, bilgelik ve güzelliği simgeleyen yapısıyla ziyaretçilerini büyüler. Yaklaşık 12.000 parşömenlik koleksiyona sahip olan bu yapı, antik çağın en önemli üçüncü büyük kütüphanesi olarak kabul edilmektedir.

Artemis Tapınağı: Ay tanrıçası Artemis’e adanmış olan bu yapı, dünyanın ilk mermer tapınağıdır. Antik dönemde inanç ve sanatın en görkemli eserlerinden biri olan Artemis Tapınağı, aynı zamanda dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilir.

Büyük Tiyatro: Döneminde gladyatör savaşları, tiyatro oyunları ve konserlere ev sahipliği yapan bu yapı, dünyanın en büyük antik tiyatrosu olarak bilinmektedir. Günümüzde de konser ve tiyatro gibi etkinliklere ev sahipliği yapmaya devam eden Büyük Tiyatro, hem ticari hem de sanatsal faaliyetlerin önemli merkezlerinden biridir.

Mermer Cadde: Efes Antik Kenti’nin kalbi olarak nitelendirilen bu taşlı cadde, önemli yapılar arasında köprü görevi görür. Buradan geçerken, geçmişten günümüze uzanan bir zaman yolculuğuna çıkmış gibi hissedersiniz.

Agora Meydanı: Tarihte önemli mitingler ve toplanmaların yapıldığı Agora Meydanı, çevresindeki kamu binalarıyla dikkat çeker. Aynı zamanda ticari ve sosyal hayatın merkezi olan bu meydan, bir buluşma noktası olarak da büyük öneme sahiptir.

Efes Antik Kenti ile İlgili İlginç Bilgiler
• Celsus Kütüphanesi kendi sahibinin mezarının içinde barındırır.

• Efes Antik Kenti’nde gizemli yeraltı tünelleri bulunmaktadır.

• Odeon ve Agora’ daki ticari faaliyetlerden dolayı dünyanın ilk alışveriş merkezi olarak kabul edilmiştir.

• Efes Antik Kent, Zengin Mozaik ve Heykel Koleksiyonunun merkezidir.

• Efes Antik Kenti, Dünya’nın 7 Harikası olarak kabul edilen Artemis Tapınağı’na sahiptir.

Efes Antik Kenti’ne Nasıl Gidilir?
Efes Antik Kenti, İzmir’in Selçuk ilçesinde yer alır. İzmir’den ulaşım için önce Selçuk’a gitmeniz gerekir. İzmir şehir merkezinden düzenli otobüs ve tren seferleriyle yaklaşık 1 saat içinde Selçuk’a ulaşabilirsiniz. Selçuk’tan ise kısa bir dolmuş veya taksi yolculuğuyla antik kente varabilirsiniz.

Ayrıca, yakınlardaki İzmir Adnan Menderes Havalimanı’ndan taksi veya araç kiralayarak da kolayca Efes’e ulaşmanız mümkündür. Özel aracınızla gidecekseniz, İzmir-Çeşme Otoyolu (O-32) üzerinden Selçuk tabelalarını takip ederek rahatlıkla Efes Antik Kenti’ne ulaşabilirsiniz.

Efes Antik Kenti’nde Meysu Cola Ferahlığı
Tarihin derinliklerinde, eski taş yollarında yürürken bizim olan bir keşif daha seni bekliyor: Meysu Cola. Şimdi Efes’in mistik atmosferinde geçmişin izlerini sürerken, Meysu Cola’nın serinleten lezzetini keşfet! #bizimolanıkeşfet
EFES ANTİK KENTİ
ERCİYES DAĞI

ERCİYES DAĞI

Kayak yaparken Erciyes’in zirvesine baktın mı?
Erciyes Dağı, Kayseri’de konumlanmasına rağmen heybetli siluetiyle İç Anadolu’nun pek çok şehrinden görülebilen, eşsiz manzarası ve doğal yapısıyla Anadolu’nun en etkileyici dağlarından biridir. Yaklaşık 3.917 metre yüksekliğiyle Türkiye’nin en yüksek zirvelerinden biri olan bu heybetli dağ, özellikle kış turizminin gözde merkezlerinden biri olma özelliği taşır. Jeolojik açıdan milyonlarca yıl öncesine dayanan bir geçmişe sahip olan Erciyes, eski bir sönmüş volkan olarak doğanın kudretini simgeler. İlk oluşumunda meydana gelen volkanik patlamalar, sadece dağın biçimini değil, çevresindeki toprakların verimliliğini de şekillendirmiştir. Bu eşsiz doğa olayı sayesinde, bugün hâlâ Erciyes’in eteklerinde bereketli topraklar, insanlığa değerli tarım ürünleri sunmaya devam etmektedir. Bu yönüyle Erciyes, yalnızca görkemli bir dağ değil, aynı zamanda sürdürülebilir yaşamın görünmeyen kahramanlarından biridir. Erciyes’in tarihsel rolü yalnızca doğa ile sınırlı değildir; konumu itibarıyla geçmişte birçok medeniyet için rota belirleyici, sınır işaretleyici bir yapı olmuştur. Antik dönemlerde “yön gösterici dağ” olarak anılan bu zirve, çevresindeki uygarlıkların kültürel ve coğrafi haritalarında önemli bir yer edinmiştir. Günümüzde Erciyes, uluslararası standartlara sahip kayak pistleri, modern teleferik sistemleri ve yıl boyu süren doğa sporlarıyla yalnızca bir dağ değil; yaşam, heyecan ve kültürle bütünleşmiş bir merkez hâline gelmiştir. Yerli ve yabancı turistlerin akınına uğrayan bu bölge, İç Anadolu’nun yalnızca doğasını değil, aynı zamanda ruhunu da yansıtır. Bugün Erciyes Dağı, geçmişin izlerini zirvesinde taşıyan ve geleceğe uzanan rotasıyla Anadolu’nun kalbinden insanlığa seslenen bir doğa mirası olmaya devam etmektedir. Sessizliğinde tarih, karla örtülü yamaçlarında ise umut saklıdır.

Beyazın Büyüsünde Erciyes’te Kayak Macerası
Erciyes Dağı, kar sporlarına gönül vermiş tutkunlar için yalnızca Türkiye’nin değil, dünyanın da gözde rotalarından biridir. Her yıl binlerce yerli ve yabancı misafiri ağırlayan bu eşsiz dağ, adrenalin tutkunlarına ve doğayla iç içe keyif arayanlara benzersiz olanaklar sunmaktadır. Dünyanın ilk güvenli kayak merkezi unvanını taşıyan Erciyes, Hisarcık ve Tekir Kapı olmak üzere iki ana bölgeden oluşur. Toplamda 112 kilometreyi bulan 41 farklı kayak pisti ile hem profesyonel sporculara hem de ailece keyifli zaman geçirmek isteyen ziyaretçilere hitap eder. Erciyes Dağı, yalnızca gündüzleri değil; geceleri de büyüleyici bir güzeliğe sahiptir. Gece kayağı imkânı ile yıldızların altında süzülen kayakçılara unutulmaz bir deneyim yaşatır. Kış mevsiminde düzenlenen konserler, festivaller ve uluslararası yarışmalarla da sporun, eğlencenin ve kültürün buluşma noktası hâline gelir. Türkiye’nin kalbinde yer alan bu büyülü zirve, karın saf güzelliğini yaşamak isteyen herkesi bembeyaz bir masala davet etmektedir.

Erciyes Dağı ile İlginç Bilgiler
• Erciyes Dağı, 2 milyon yıl önce aktif olan bir volkanın mirasıdır.

• Erciyes Dağı, yılın 6 ayı karla kaplıdır.

• Erciyes Dağı’nın zirvesinde, Türkiye’nin sayılı kalıcı buzulları bulunmaktadır.

• Erciyes Dağı, Türkiye’nin ilk dağ kayağı federasyon merkezidir.

• Erciyes Dağı, Orta Anadolu’nun pusulası olarak kabul edilir.

Erciyes Dağı’na Nasıl Gidilir?
Erciyes Dağı’na, Kayseri şehir merkezinden ulaşım kolaydır. Özellikle kış sezonu açıldığında, Kayseri Büyükşehir Belediyesi’ne ait Kale Önü ve Seyyid Burhanettin Türbesi önünden kalkan özel otobüsler bulunmaktadır. Özel aracınızla Erciyes’e gitmek isterseniz, yaklaşık 40 dakikada Erciyes Dağı’na ulaşabilirsiniz. Eğer il dışından Erciyes Dağı’na ziyaret etmek için uçakla seyahat planladıysanız, Kayseri Erkilet Havalimanı’ndan özel transfer araçlarıyla ya da araç kiralayarak Erciyes Dağı’na ulaşım sağlamanız mümkündür.

Erciyes Dağı’nda Meysu Cola Ferahlığı
Yüce zirvesiyle gökyüzüne meydan okuyan Erciyes Dağı’nın eteklerinde, seni bizim olan bir keşif daha bekliyor: Meysu Cola. Binlerce yılın doğa harikası Erciyes’in zirvesinde Meysu Cola’nın serinleten lezzetini keşfet!. #bizimolanıkeşfet

GALATA KULESİ

Sen Hiç Galata Kulesi terasından İstanbul’a baktın mı?
Galata Kulesi, 528 yılında Bizans İmparatorluğu tarafından bir deniz feneri olarak inşa edilmiştir. Akabinde, 1348 yılında Cenevizliler tarafından yeniden yapılan kule, o dönemde gözetleme kulesi olarak kullanılmıştır. Tarihten günümüze pek çok farklı işlevde kullanılması sebebiyle, İstanbul’un en önemli simgelerinden biri hâline gelmiştir. Bu tarihi yaşanmışlığı simgeleyen yapı, zaman içinde çeşitli restorasyon süreçlerinden geçmiş ve UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yerini almıştır. Yaklaşık 63 metre yüksekliğe sahip olan Galata Kulesi, şehrin tarihi yarımadasını kuşbakışı görebildiği için eşsiz bir manzara sunar. Aynı zamanda mimari açıdan da kendini gösteren bu yapı, hem sanat hem de kültürel açıdan önemli bir simge olmuştur. Özellikle 17. yüzyılda Hezarfen Ahmed Çelebi’nin Galata Kulesi’nden gerçekleştirdiği uçuş denemesi, dillere destan efsanelerin doğmasına ve çeşitli sanat eserlerinin oluşmasına ilham vermiştir. İstanbul için bir mihenk taşı olan bu yapı, günümüzde yerli ve yabancı turistleri ağırlamaya devam etmekte; İstanbul’u kucaklayan manzarasıyla ziyaretçilerini büyülemektedir.

Boğazın İki Yalnız Âşığı: Galata ve Kız Kulesi’nin Efsanevi Aşkı
İstanbul’un masmavi sularla çevrili siluetinde, yüzyıllardır birbirine göz kırpan iki yalnız bekçi vardır: Galata Kulesi ve Kız Kulesi. Her biri kendi köşesinde zamanın yükünü sırtlanmış, ama kalpleri birbirine mühürlenmiş iki efsane...
Rivayete göre, Galata Kulesi yüzyıllardır kıyıların en nazlısı olan Kız Kulesi’ne derin bir aşk beslermiş. Ne var ki aralarındaki uçsuz bucaksız boğaz, bu aşkı dillendirmeye hep engel olmuştu. Galata, yüksekten her baktığında Kız Kulesi’ni seyredermiş. Galata, sevgisini anlatmak için her gece mektuplar yazarmış, ama denizin ötesine bir türlü ulaştıramazmış. Bir gün, gökyüzüne meydan okuyan cesur bir bilgin, Hezarfen Ahmet Çelebi, Galata Kulesi’nden kanatlarını açarak göklere süzülmüş. Efsaneye göre Hezarfen, bu uçuş sırasında Galata’nın Kız Kulesi’ne yazdığı aşk mektubunu da beraberinde götürmüş. Böylece iki âşık kule, sonunda birbirinin sevgisinden haberdar olmuştur. Kimi bu hikâyeyi sadece bir masal sanır, ama İstanbul’da geceleri rüzgar hafif eserse, boğazın ortasında fısıldaşan iki kule sesi duyulurmuş derler...

İstanbul’un Seyir Terasındaki Saklı Gizem: Galata Kulesi’nden İlginç Bilgiler
• 17 yüzyılda Hezarfen Ahmed Çelebi kanatlar takarak Galata Kulesi’nden Üsküdar’a uçtu.

• Galata Kulesi, Osmanlı döneminde yangın gözetleme kulesi olarak kullanılmıştır.

• Galata Kulesi, pek çok film ve diziye ilham olmuştur.

• Galata Kulesi Osmanlı döneminde zindan olarak kullanılmıştır.

• 1875 yılında kuleye yıldırım düşünce tepesi zarar görmüştür.

Galata Kulesi’ne Nasıl Gidilir?
Galata Kulesi’ne ulaşımı pek çok toplu taşıma aracıyla ya da özel aracınızla ulaşım sağlamanız mümkündür. Taksim’den M2 metroya binip Şişhane durağında indikten sonra yaklaşık 5 dakikalık kısa bir yürüyüşle kuleye varabilirsiniz. Ayrıca, Karaköy veya Eminönü yönünden gelen T1 tramvay hattını kullanıp Karaköy durağında inerek de kuleye yürüyebilirsiniz. Çevrede birçok otobüs durağı bulunuyor, Tünel ve Karaköy durakları kuleye en yakın olanlar arasındadır. İstiklal Caddesi’nden Tünel Meydanı’na yürüyüp kısa bir yol daha kat ederek de Galata Kulesi’ne ulaşmak mümkündür.

Galata Kulesi Çalışma Saatleri
Haftanın her günü saat 09:00 ile 19:00 arasında ziyaretçiler kabul edilmektedir.

Galata Kulesi’nde Meysu Cola Serinliği
Tarihi sokakların izinde, İstanbul’un kalbinde yükselen Galata Kulesi’nden şehre bakarken seni bizim olan bir keşif daha bekliyor: Meysu Cola. Yüzyıllardır ayakta duran Galata’da geçmişin izlerini sürerken, Meysu Cola ferahlığının keyfini çıkar! #bizimolanıkeşfet
GALATA KULESİ
GÖBEKLİTEPE

GÖBEKLİTEPE

Dünyanın en eski tapınağında zamanın izlerini keşfettin mi?
Göbeklitepe, tarihin akışını değiştiren, insanlık tarihinin bilinen en eski inanç merkezi olarak kabul edilen eşsiz bir arkeolojik mirastır. 1960’lı yıllarda keşif çalışmalarına başlanmış; ancak bu kutsal alanın gerçek değeri, 1990’larda Alman arkeolog Klaus Schmidt ve ekibi tarafından yürütülen kazı çalışmalarıyla gün yüzüne çıkarılmıştır. Yapılan araştırmalar, bu devasa yapının geçmişinin yaklaşık 12.000 yıl öncesine, yani Neolitik Çağ’a uzandığını ortaya koymuştur. Şanlıurfa şehir merkezine 18 kilometre uzaklıkta yer alan bu gizemli alanda ortaya çıkarılan “T” biçimli dev dikili taşlar, üzerlerindeki hayvan kabartmaları, semboller ve soyut figürler ile Göbeklitepe’nin sıradan bir yerleşim yerinden ziyade bir inanç merkezi olarak inşa edildiğini gözler önüne sermektedir. Bu görkemli keşif sayesinde, Neolitik insanın sanatı, sosyal yaşamı ve inanç sistemi hakkında bugüne dek bilinmeyen pek çok bilgiye ulaşılmıştır. Tüm bu nitelikleriyle Göbeklitepe, 2018 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dâhil edilmiş; 2019 yılı ise Türkiye tarafından resmî olarak “Göbeklitepe Yılı” ilan edilmiştir. Göbeklitepe, geçmişin derinliklerinden yükselerek günümüze ulaşan; medeniyetin köklerine ışık tutan ve zamanın ötesinden seslenen bir kültürel anıttır.

T Taşlarının Ardındaki Gizem
İnsanlık tarihinin en önemli keşiflerinden biri olan Göbeklitepe’de yer alan T şeklindeki dikili taşlar sizce neyi simgeliyor? Hiç bu soruyu düşündünüz mü? O halde gelin, T Taşlarının ardındaki gizemi birlikte çözerek keşif edelim.
Yapılan arkeolojik kazılara göre, Göbeklitepe’de yaklaşık 200 adet T şeklinde dikili taş olduğu tahmin ediliyor. Ancak bugüne kadar yalnızca 60 tanesi gün yüzüne çıkarılabilmiştir. Bu dikili taşlar, ortalama 5-6 metre yüksekliğe ve 10-15 ton ağırlığa sahip devasa yapılar olarak dikkat çeker. Mühendislik, tekerlek ya da metal aletlerin henüz bulunmadığı Neolitik dönemde böyle bir yapının inşa edilmiş olması, gerçekten de insanlık tarihinde mucizevi bir tasarım olarak değerlendirilmektedir. T taşlarının asıl gizemi ise, her birinin dairesel bir düzende yerleştirilmiş olmasıdır. Bu durum, birçok araştırmacı tarafından astrolojik bir düzenle ilişkili olarak yorumlanmakta ve taşların takımyıldızlara göre hizalanmış olabileceği öne sürülmektedir. Bu da Göbeklitepe'nin gökyüzüyle sembolik bir bağ kurduğunu düşündürmektedir. Ayrıca, bazı T taşlarında eller, kollar ve kemer gibi insan figürlerini çağrıştıran detaylar bulunmaktadır. Bu da taşların yalnızca birer anıt değil, aynı zamanda insanı temsil eden semboller olduğunu göstermektedir. Üzerlerinde yer alan aslan, yılan, akrep gibi hayvan kabartmaları ise dönemin şamanik inanç sistemine ve doğanın gücüne duyulan saygıya işaret eder. T taşlarıyla ilgili belki de en ilginç detaylardan biri ise, hiçbirinin üzerinde silah ya da savaş sahnesine dair bir figürün yer almamasıdır. Bu da Göbeklitepe'nin barışçıl bir inanç sistemine sahip topluluklar tarafından kullanıldığını düşündürmektedir. Binlerce yıl öncesinden günümüze ulaşan bu taşlar, yalnızca geçmişin değil, geleceğin de sırlarını içinde barındırıyor olabilir. Kim bilir, belki de insanlığın en kadim sorularına verilecek cevaplar hâlâ bu taşların sessizliğinde saklıdır.

Göbeklitepe ile İlgili İlginç Bilgiler
• Göbeklitepe, içinde bulunduğu çağ göz önüne alındığında, henüz çömlek ya da tekerleğin bile bulunmadığı bir dönemde inşa edilmiştir.

• Göbeklitepe’de yer alan tonca ağırlıktaki dikili taşların nasıl sabit durabildiği ise hâlâ tam olarak bilinmemektedir.

• Bu yapının üzeri zamanla doğal yollarla değil, insan eliyle kapatılmış ve bu sayede uzun süre gizli kalmıştır.

• Ayrıca, “T” şeklindeki dikili taşların insan figürlerini temsil ettiği düşünülmektedir.

• Bazı araştırmacılara göre Göbeklitepe’nin yerleşim planı, takımyıldızlarıyla uyumlu olacak şekilde tasarlanmış olabilir.

Göbeklitepe’ye Nasıl Gidilir?
Şanlıurfa şehir merkezine 18 km uzaklıkta bulunan Göbeklitepe’ye, toplu taşıma araçlarıyla ya da özel araçla ulaşım mümkündür. Şanlıurfa Belediyesi tarafından dönemsel olarak düzenlenen otobüs seferleri ile bölgeye ulaşılabilir. Ayrıca, tur şirketleri aracılığıyla rehber eşliğinde arkeolojik alanı gezme imkânı da bulunmaktadır. İl dışından gelen ziyaretçiler, Şanlıurfa GAP Havalimanı’na indikten sonra araç kiralayarak ya da transfer hizmetlerinden faydalanarak Göbeklitepe’ye ulaşabilirler.

Göbeklitepe’de Meysu Cola Ferahlığı
12.000 yıl öncesine uzanan taşların arasında dolaşırken, seni bizim olan bir keşif daha bekliyor: Meysu Cola. İnsanlık tarihinin ilk tapınağında, zamanın ötesinden gelen bu büyüleyici atmosferde Meysu Cola’nın serinleten lezzetinin tadına var! #bizimolanıkeşfet

KAPADOKYA

Güneşin ilk ışıklarıyla birlikte Kapadokya’da balonla uçtun mu?
Kapadokya, Türkiye’nin Nevşehir ilinde yer alan ve sıra dışı doğal yapılarıyla dünyaca ün kazanmış eşsiz bir bölgedir. “Kapadokya” adı, tarih boyunca “Güzel Atlar Ülkesi” anlamında kullanılmış ve birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bu masalsı coğrafya, milyonlarca yıl önce bölgedeki volkanların lav ve küllerini püskürtmesiyle oluşan tüf tabakalarının, rüzgar ve yağmur gibi doğa olaylarıyla şekillenmesi sonucu meydana gelmiştir. Ortaya çıkan peribacaları, yumuşak kayaçların zaman içinde aşınmasıyla oluşan ve adeta başka bir gezegeni anımsatan doğal anıtlardır. Bölge, sadece doğal güzellikleriyle değil; yer altı şehirleri, kaya oyma kiliseleri ve tarihi yapılarıyla da kültürel miras açısından büyük bir öneme sahiptir. Bu nedenle Kapadokya, 1985 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiştir. Aynı zamanda sıcak hava balonlarıyla yapılan gün doğumu uçuşları, bölgeyi ziyaret edenlere unutulmaz anlar yaşatır. Kapadokya’yı keşfetmek, doğayla tarihin iç içe geçtiği benzersiz bir yolculuğa çıkmak demektir. Bu büyüleyici atmosfer, hem gözlerinize hem de ruhunuza ilham verecek bir deneyim sunar.
Balon Turuyla Kapadokya’yı Gökyüzünden Keşfet
Kapadokya’da balon turları için birçok özel tur şirketi bulunuyor. Bu şirketlerden önceden rezervasyon yaptırabilirsiniz. Balon turlarının kalkış noktası genellikle Göreme ilçesidir. Sabahın erken saatlerinde, gün doğumu ankara önce orada olmanız gerekiyor. Bu yüzden rezervasyon yaptırdığınız tur şirketi, sizi bulunduğunuz yerden alıp kalkış alanına götürür. Balonların gökyüzüne hazırlık sürecini heyecanla izledikten sonra, sıra o büyülü anlara gelir: Yaklaşık 45 dakika ile 1 saat süren bu uçuş boyunca Kapadokya’nın benzersiz manzaralarına kuşbakışı tanıklık edersiniz. Vadiler ve peri bacaları arasında süzülürken zamanın nasıl geçtiğini anlamazsınız bile. Tur sonunda size takdim edilen sertifika ise bu rüya gibi deneyimi güzel bir hatıraya dönüştürür.
Kapadokya ile İlginç Bilgiler
• Kapadokya’da 600 civarında kilise bulunmaktadır.
• Kapadokya’da 200’e yakın yer altı şehri bulunmaktadır.
• Kapadokya yer altı şehirleri sebebiyle Niğde, Kayseri, Kırşehir, Aksaray, Nevşehir olmak üzere 5 şehre yayılmaktadır.
• Anabasis, Kapadokya hakkındaki en eski yazılı kaynaktır.
• Kapadokya’da 900 filmden fazla dizi ve belgesel çekilmiştir.
Peri Bacalarının İzinde: Kapadokya Rotaları
Derinkuyu Yeraltı Şehri’nde Gizemli Yolculuk
Metrelerce derinlikte, tarih boyunca saklanmış yaşam alanlarını keşfedebilirsiniz.

Kaymaklı Yeraltı Şehri ile Tarihe Derinlemesine Yolculuk
Derinlikteki yaşam alanlarını gezip, yer altı medeniyetlerinin sırlarını çözebilirsiniz.

Uçhisar Kalesi’nden Kapadokya’ya Panoramik Bakış
Bölgenin en yüksek noktasına çıkarak, peribacalarının ve vadilerin eşsiz manzarasını seyredebilirsiniz.

Güvercinlik Vadisi’nde Doğa Yürüyüşü
Tarih boyunca güvercinlerin yaşadığı bu vadide kısa ve keyifli bir doğa yürüyüşü yaparak Kapadokya’nın doğal dokusunu hissedebilirsiniz.

Göreme Açık Hava Müzesi’nde Tarihin İçinde Kaybolun
Bizans dönemine ait kiliseler, fresklerle dolu mağaralar arasında büyüleyici bir yolculuğa çıkabilirsiniz.

Aşk Vadisi’nin Romantik Atmosferinde Doğa ile Buluşma
Kırmızı ve pembe tonlardaki peri bacaları arasında romantik bir yürüyüş yaparak, doğanın büyüleyici yüzünü keşfedebilirsiniz.

Çavuşin Köyü’nde Tarihe Dokunuş
Antik kaya yerleşimlerini gezip, Kapadokya’nın kültürel mirasına tanıklık edebilirsiniz.

Zelve Vadisi ve Paşabağı’nda Peribacalarının En Heybetli Halleri
Binlerce yılın şekillendirdiği, en ilginç ve devasa peri bacalarını yakından görebilirsiniz.

Devrent Vadisi’nde Hayal Gücünüzü Serbest Bırakın
Doğal kaya oluşumlarının fantastik şekilleri arasında kendinizi bir masal diyarında hissedebilirsiniz.

Kızılçukur Vadisi’nde Muhteşem Gün Batımı
Kapadokya’nın en etkileyici gün batımı noktalarından birinde, gökyüzünün renk oyunlarına tanıklık edebilirsiniz.

Orta Hisar ve Üç Güzeller’de Fotoğraf Molası
Kapadokya’nın simgelerinden Üç Güzeller ve Orta Hisar çevresinde fotoğraf makinelerinizi hazırlayarak, eşsiz kareler yakalayabilirsiniz.

Avanos’ta Sanat
Avanos’un el sanatları dükkanlarında Kapadokya’ya özgü çömlek yapımını deneyimleyebilir veya bu eşsiz el işçiliğinin inceliklerine tanık olabilirsiniz.

Kapadokya’da Meysu Cola Ferahlığı
Peri bacalarının büyüsünü, sıcak hava balonlarının renklerini ve eşsiz vadilerin huzurunu yaşarken, seni bizim olan bir keşif daha bek ediyor: Meysu Cola. Kapadokya’nın büyüleyici atmosferine, serinleten bir lezzet eşlik etsin! Sen de Meysu Cola’nın ferahlatan nefis tadını keşfet! #bizimolanıkeşfet
KAPADOKYA
KIZ KULESİ

KIZ KULESİ

Boğaz’ın ortasında bir masalın içine adım attın mı?
Kız Kulesi, İstanbul Boğazı’nın ortasında, Üsküdar açıklarında küçük bir ada üzerinde tüm zarafetiyle yükselen, tarih ve efsanenin iç içe geçtiği eşsiz bir yapıdır. M.Ö. 5. yüzyıla kadar uzanan köklü geçmişiyle, İstanbul tarihinin en önemli tanıklarından biridir. Antik Yunan, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde farklı amaçlarla kullanılmış; kimi zaman bir gözetleme kulesi, kimi zaman gümrük istasyonu, karantina merkezi, deniz feneri ve savunma kulesi olarak hizmet vermiştir. İstanbul’un büyüleyici siluetini süsleyen Kız Kulesi, yalnızca mimarisiyle değil, taşıdığı anlamlarla da benzersiz bir yapıdır. Bu zarif kule, tarih boyunca pek çok efsaneye de ilham kaynağı olmuştur. En bilinenleri arasında, Galata Kulesi ile Kız Kulesi arasındaki imkânsız aşk ve yılanlı kehanet efsanesi yer alır. Bu söylenceler, yapıya mistik bir hava katarken onu İstanbul’un en romantik simgelerinden biri hâline getirmiştir. Günümüzde Boğaz’dan teknelerle ulaşılabilen Kız Kulesi, kapsamlı restorasyon sürecinden sonra müze olarak ziyarete açılmıştır. Hem yerli hem de yabancı ziyaretçilerin yoğun ilgisini gören yapı, tarih ve estetiğin buluşma noktasıdır. Bulunduğu konum, eşsiz manzarası, kadim geçmişi ve efsaneleriyle Kız Kulesi, “İstanbul’un İncisi” olarak anılmakta ve her yıl binlerce ziyaretçiye büyüleyici bir deneyim sunmaktadır. Zamana meydan okuyan bu masalsı yapı, geçmişin fısıltılarıyla günümüzün kalbine dokunmaya devam ediyor.
Kız Kulesi İle İlgili İlginç Bilgiler
• Kız Kulesi’nin 2.500 yıllık köklü bir tarihi vardır.
• Bizans döneminde kuleye “Leandros Kulesi” adı verilmiştir.
• Kız Kulesi’nin altında, Galata Kulesi’ne kadar uzanan gizli bir tünelin olduğu iddia edilmektedir.
• Bir adanın üzerinde konumlanması nedeniyle, Kız Kulesi dünyanın en yalnız yapılarından biri olarak kabul edilir.
• Kız Kulesi, sayısız dizi, film ve şarkıya ilham kaynağı olmuştur.
Kız Kulesi’ne Nasıl Gidilir?
Kız Kulesi Üsküdar açıklarında yer alan bir ada üzerinde bulunmaktadır. Bu sebeple deniz yoluyla ulaşım sağlanması gerekmektedir. Özel tekne kiralayarak Kız Kulesini ziyaret edebilirsiniz. Ya da, Üsküdar ve Kabataş’tan kalkan tekneler ile Kız Kulesi’ni ziyaret edebilirsiniz.
Kız Kulesi’nde Meysu Cola Ferahlığı
İstanbul Boğazı’nın zarif bekçisi Kız Kulesi’nin etrafında, seni bizim olan bir keşif daha bekliyor: Meysu Cola. Binlerce yıllık tarihin ve masalsı hikâyelerin buluştuğu bu büyülü adada, boğazın serin esintileriyle, Meysu Cola’nın ferahlığını keşfet. #bizimolanıkeşfet

MARDİN EVLERİ

Mardin taş evlerin gölgesinde tarihle buluştun mu?
Mardin’in tarihi dokusunu yansıtan, mimari miras açısından Mezopotamya’nın adeta mücevher niteliğindeki göz alıcı yapılarından Mardin Evleri, pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış ve bu medeniyetlerden izler taşıyan yapılardır. Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan ve Mardin şehrinin simgelerinden biri olan bu evler, sarımsı kireç taşından inşa edilmiştir. Özellikle iklim dengeleyici özelliğe sahip olan bu taş sayesinde, yapılar iklimsel zorluklardan daha az etkilenmektedir. Bununla birlikte, evlerin bulunduğu konum, tarihsel tanıklıkları ve içlerinde barındırdıkları etnik, dini ve kültürel çeşitlilik; çeşitli desenler ve motifler aracılığıyla mimari yapıya da yansımıştır. Bu yönüyle Mardin evleri, UNESCO Dünya Mirası Aday Listesi’nde yer almakta ve turizm açısından büyük bir değer taşımaktadır. Özellikle gün doğumu ve batımında sunduğu büyüleyici manzara, bu yapıların turistler tarafından yoğun ilgi görmesine neden olmaktadır. Zamanla restore edilerek restoran, kafe veya butik otel gibi alanlarda kullanılan Mardin evleri, aynı zamanda bölgenin geleneksel lezzetlerinin keşfedilmesi için de eşsiz bir kaynak hâline gelmiştir. Mardin evleri, taşıdığı kültürel miras ve estetik dokusuyla yalnızca birer yapı değil, geçmişle günümüzü buluşturan sessiz birer tarihi köprüdür.

Mardin Evleri ile İlginç Bilgiler
• Mardin evleri, mimari yapıları sayesinde yazları serin, kışları ise sıcak tutan bir özelliğe sahiptir.

• Bazı evlerin altında “Abbara” adı verilen tonozlu geçitler bulunmaktadır.

• Mardin Evleri, mimari açıdan birbirinin manzarasını kapatmayacak şekilde tasarlanmıştır. Bunun sebebi ise “komşunun hakkına saygı” anlayışıdır.

• Mardin evlerinin taş işçiliğinden Süryani ustalar sorumludur.

• Mardin evleri gün batımında altın sarısı bir renge büründüğü için şehir, “Altın Şehir” olarak da anılmaktadır.

Mardin Evleri’ne Nasıl Gidilir?
Mardin Evleri, Mardin’de Eski Mardin olarak adlandırılan bölgede yer alır. Mardin’e uçakla gelmek istediğinizde Mardin Havalimanına uçuş gerçekleştirerek taksi ya da araba ile 20dk da Eski Mardin’e gelmeniz mümkündür. Şehir içinde ise, Mardin Otobüs terminalinden kalkış yapan otobüs ve dolmuş aracılığıyla ulaşımınızı sağlamanız mümkündür.

Mardin Evleri’nde Meysu Cola Serinliği
Tarihin taşla buluştuğu sokaklarda, Mezopotamya’ya bakan Mardin Evleri’nin arasında yürürken seni bizim olan bir keşif daha bekliyor: Meysu Cola. Şimdi Mardin’in sıcak taşları arasında geçmişe dokunurken, Meysu Cola’nın ferahlığını keşfet! #bizimolanıkeşfet
MARDİN EVLERİ
PAMUKKALE TRAVERTENLERİ

PAMUKKALE TRAVERTENLERİ

Sen hiç bembeyaz travertenlerde yürüdün mü?
Pamukkale Travertenleri, Türkiye’nin Denizli ilinde yer alan ve doğal güzelliğiyle dünyaca ünlü bir turistik bölgedir. “Pamukkale” adını, beyaz pamuk tarlalarını andıran bembeyaz görüntüsünden gelir. Bu eşsiz doğa harikası, yeryüzüne çıkan sıcak su kaynaklarının içindeki kalsiyum karbonatın çökelmesiyle oluşan travertenlerden meydana gelir. Travertenler, birçok bileşenin kimyasal reaksiyona girmesi sonucu oluşan özel kayaçlardır. Zamanla içerisindeki minerallerin sertleşmesiyle birlikte, merdiven basamaklarını anımsatan eşsiz bir görüntü ortaya çıkar. 1988 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan Pamukkale, kültürel ve doğal miras olarak kabul edilmiştir. Pamukkale Travertenleri, doğa ve kültür turizmi açısından önemli bir konumda bulunmasının yanı sıra, yoğun mineralli termal suları sayesinde sağlık turizmi açısından da tercih edilen bir destinasyondur. Doğanın bu benzersiz armağanını keşfetmek, hem bedeninize hem de ruhunuza iyi gelecek bir deneyim sunar.
Beyaz Güzelliğin Ardındaki Sırlar: Pamukkale’den İlginç Bilgiler
• 2300 yıldan fazla süredir Şifahane olarak kullanılmaktadır.

• Pamukkale’nin beyazlığı zengin kalsiyum içermesinden kaynaklıdır.

• Efsane’ye göre, Kleopatra burada yüzmüştür.

• Pamukkale’de, 17 Termal su kaynağı bulunmaktadır.

• Termal suların sıcaklıkları 35 ve 100 derece arasında değişkenlik göstermektedir.

Pamukkale Travertenlerine Nasıl Gidilir?
Denizli şehir merkezine 18km uzaklıkta olan Pamukkale Travertenlerine, Denizli Otogar’dan kalkışı olan toplu taşıma araçlarını kullanarak ulaşabilirsiniz. Özel araçla ise D585/D320 Denizli çevre yolu istikametinde yol levhalarını takip ederek ulaşabilirsiniz.

Pamukkale Travertenleri Çalışma Saatleri
Pamukkale Travertenleri haftanın her günü ziyarete açıktır. Ören yerinde bulunan müze bölümü ise Pazartesi günleri kapalıdır.

Çalışma saatleri:
Yaz dönemi: 07:30 – 18:00
Kış dönemi: 07:30 – 18:00

Beyaz Güzelliğin En Işıltılı Hali
Pamukkale Travertenleri, özellikle ilkbahar ve yaz aylarında büyüleyici bir güzeliğe bürünür. Bu mevsimlerde gün batımının yumuşak ışıklarıyla beyaz travertenler adeta altın rengine boyanır. Ortaya çıkan manzara ise göz alıcı bir tabloyu anımsatır. Fotoğraf tutkunları için bu eşsiz anlar, unutulmaz kareler yakalamak adına en doğru zamandır.

Pamukkale’de Meysu Cola Serinliği
Pamukkale'nin bembeyaz mucizesi, tarih ve doğasını keşfettikten sonra seni bizim olan bir keşif daha bekliyor: Meysu Cola. Pamukkale travertenlerinin keyfini çıkarırken, sen de Meysu Cola’nın ferahlatan nefis lezzetini keşfet! #bizimolanı keşfet